28 Temmuz 2013 Pazar

Yorozuya Family Psycho Pass Blog Tur: 3. Gün!

                                      
Psycho Pass



Bölüm Sayısı: 22
Yayın Tarihi: 12 Kasım 2012 - 22 Mart 2013
Tür: Aksiyon, Sci-Fi, Polisiye
Yazar: Urobuchi Gen, Miyoshi Hikaru

Kişinin ruh halinin ve kişiliğininin an ve an hesaplanabildiği bir gelecek düşünün. Bütün bu bilgiler kaydedilir ve incelenir. "Psycho-Pass" ise bireyin insanlığını ölçen, standart kabul edilen bir terimdir.Bu gelecekte, bireyin duygularını, arzularını ve her türlü eğilimini hesaplamak mümkün. Bu şekilde, bireyin suça eğilim oranını hesaplayabilmek ve suçluları yargılamakta mümkün.Hikaye, bir grup polisin kamu düzenini koruma çabasını anlatıyor.


Eveet Blog turumuzun üçüncü günü geldi. İlk blog turum hatta ilk ciddi blog yazım olduğundan ötürü kotarabilecek miyim pek emin değilim. Umarım istediğim gibi bir yazı olur. Başlayalım!

Gerçi yukarıda ufak bir açıklama yazıyor ancak o her blogda bulunacağından ötürü biraz da kendi kalemimle yazmak istiyorum. 
Psycho-Pass günümüzden yaklaşık 100 yıl sonrasını konu alıyor. Dünya bu zamanlarda oldukça kötü bir yer halini almış suç oranları tavan yapmıştır. Bunun üzerine bu suç oranını azaltmak için Sibly ismi verilen bir sistem kurulmuştur. Bu Sibyl sistemi bir insanın beynini okuyarak suç işleme potansiyelini ölçüyor ve bir sayı veriyor. Eğer bu sayı belirli bir miktarın üzerinde ise kişi ya terapi ediliyor ya da etkisiz hale (!) getiriliyor. Suç katsayının yanı sırında insanın ruh hali de öğrenilebiliyor. Eğer ruh hali bulanık ise gene terapi gerekiyor. Tabi Sibyl sistemin yapabilecekleri bu kadarla sınırlı değil. Bu sistem bir insanın hangi işe yatkın olduğunu söylüyor ve o insanın o işlerden birine girmesini sağlıyor. Burada insan iradesi resmen yok sayılıyor. Çünkü insan yatkın olmadığı bir şeyi yapmaya çalıştığı zaman Psycho-Pass'ı bulanıklaşabiliyor. Kesinlikle yaşamak istemediğim bir dünya. Animeyi izlerken sürekli olarak kendime "Acaba bu kadar teknolojiye bağımlı hale gelmemiz ne kadar sağlıklı?" diye düşünmeye başladım. Bakınca bizim de Psycho Pass'daki dünyaya oldukça yaklaştığımızı söyleyebilirim. Tabi ki şu an evimizi, kıyafetlerimizi hologramlarla saniyesinde değiştiremiyoruz ama belki de üzerinde çalışılıyordur, kim bilir?

...insanlar yalnızca kendi iradelerine göre hareket ettikleri zaman değerlidirler.
İşin aslı animeye ilk başladığımda çok fazla ısınamamıştım. Hatta ilk iki bölümü izledikten sonra başroldeki ablamız Akane Tsunemori'ye çok fena uyuz olmuştum ve resmen trip atıp izlemedim bir süre animeyi. Çünkü Akane tarzındaki kararkterlere açıkçası kıl oluyorum. Ama bir kaç gün geçtikten sonra görevimi ihmal etmeyeyim dedim ve izlemeye başladım tekrardan ve Akane'yi Kana Hanazawa'nın seslendirdiğini öğrendim. Ki kendisinin Angel Beats, Magi ve Steins;Gate'den ötürü hayranıyım. Bir insanın sesi bu kadar saf olabilir mi? Öhöm... Neyse Kana Hanazawa'nın olduğunu ve İlker'in de ISHIDAAAAAAAĞĞĞ diye haykırışlarını görünce ben de  "SEIYYULARA BAK BE" modunda gaza geldim ve izlemeye başladım. Normalde seiyyulara, konulara vs. animeyi izlemeden önce hiç bakmam ama seiyyulara bakmak bu anime için çok olumlu bir etki bıraktı bende. İlk 10 bölüm falan pek ana konu yoktu ancak yavaştan onu da işlemeye başlayınca bırakmamaya başladım animeyi. Tabi bir de Kougami denen bence müthiş bir karakter olunca baya bağlandım. Hem düşünceleriyle hem karizmasıyla beni etkileyen pek fazla bir karakter olmamıştır bu zamana kadar.


Yazıyı kafamda kurgularken 2-3 cümleden fazla çıkartamadım ama yazıyı yazmaya başlayınca çenem açıldı resmen. Neyse efenim şimdi de yazının beni ilgilendiren tarafına geçeyim.
Ben Psycho Pass turumuzda mangaka tanıtımı görevini üstlendim. Ancak şöyle bir şey var ki (Olma ihtimali düşük şeyler hep de beni bulur.) Psycho Pass mangadan uyarlanma bir anime değil. Animemiz Gen Urobuchi'nin orijinal hikayesinden uyarlama. Gen Urobuci Black Lagoon ve Fate/Zero romanlarının da yazarı aynı zamanda.
 Anime çıkmaya başladıktan yaklaşık bir hafta sonra Kanshikan Tsunemori Akane (Dedektif Tsunemori Akane) isimli bir manga yayınlanmaya başladı. Çizimleri Hikaru Miyoshi tarafından yapılıyor. Ancak bu kendisinin ilk eseri olduğundan ötürü elimde paylaşabileceğim pek bir bilgi yok kendisi hakkında. Ama mangaya göz gezdirdiğimde çizimlerin ilk eseri olmasına rağmen yeterince başarılı olduğunu gördüm. Manganın şu ana kadar 8 sayısı çıktı ve çıkmaya da devam ediyor.

Benden bu kadar. Umarım başarabilmişimdir diyorum. Yarın sıra Selin'de. Kendisi Seiyyular hakkında yazacak. Yazımı güzel bir gifle ve tur takvimimizle bitiriyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder